• Ana Sayfa
  • Avrupa
  • AB’nin yeni sığınmacı anlaşması tam bir felaket ve insan hakları ihlali.Tek kelimeyle bencilce ve korkunç.

AB’nin yeni sığınmacı anlaşması tam bir felaket ve insan hakları ihlali.Tek kelimeyle bencilce ve korkunç.

 AB’nin yeni sığınmacı anlaşması tam bir felaket ve insan hakları ihlali.Tek kelimeyle bencilce ve korkunç.
Okunuyor AB’nin yeni sığınmacı anlaşması tam bir felaket ve insan hakları ihlali.Tek kelimeyle bencilce ve korkunç.

Avrupa Parlamentosu ve AB hükümetlerinin temsilcileri, gelecek yıl yürürlüğe girmesi beklenen Yeni Göç ve İltica Paktı olarak adlandırılan AB yasaları üzerinde gece boyunca süren görüşmelerin ardından bir anlaşmaya vardı

Avrupa Birliği, sığınmacıların ve göçmenlerin düzensiz gelişlerini ele alacak yeni kurallar üzerinde anlaşmaya vardı.

Konuyla ilgili neredeyse on yıldır süren sert tartışmaların ardından varılan anlaşma bir ‘dönüm noktası’ olarak tanımlanıyor.

Avrupa Parlamentosu ve AB hükümetlerinin temsilcileri, gelecek yıl yürürlüğe girmesi beklenen Yeni Göç ve İltica Paktı olarak adlandırılan AB yasaları üzerinde gece boyunca süren görüşmelerin ardından bir anlaşmaya vardı.

Peki bu anlaşmanın detaylarında ne var ve bundan sonra ne olacak?

Çoğunluğu Suriye’deki savaştan kaçan bir milyondan fazla insanın 2015 yılında Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmasından bu yana, AB ülkeleri yeni gelenlerin kabulü konusunda birbirlerini suçluyor.

Birlik, o zamandan beri dış sınırları ve sığınma yasalarını kademeli olarak sıkılaştırdı. 

Sığınmacıların Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da tutulması için ülkelerle anlaşmalar yaptı.

2015 yılında Türkiye ile de bir göçmen anlaşması yapılmıştı. Söz konusu anlaşma hala yürürlükte. Kimi AB ülkeleri, bu anlaşmanın iyileştirilerek devam etmesinden yana.

AB verileri, 2020’de Avrupa’ya 100 binden az düzensiz göçmenin geldiğini, ancak bu sayının bugüne kadar 250 binin üzerine çıktığını gösteriyor.

AB, düzensiz göçü azaltarak, bunu üye ülkeler arasında eşit bir şekilde paylaşmak istiyor.

Yeni anlaşma nasıl bir çözüm sonuyor?

Anlaşmaya göre her AB ülkesine, ortak göç sisteminde barındırması beklenen yıllık 30 bin kişiden bir pay verilecek.

Bu pay, ülkenin milli geliri ve nüfusunun büyüklüğü, deniz kurtarma operasyonları da dahil olmak üzere düzensiz sınır geçişlerinin sayısı gibi kriterlere göre hesaplanacak.

Sığınmacı kabul etmek istemeyen ülkeler, alternatif olarak, göçmen alan ülkelere kişi başına yılda en az 20 bin euro nakit, ekipman veya personel yoluyla yardım edecek.

Türkiye’den gelenleri ilgilendiren ne var?

Anlaşma, sığınma hakkı kazanma ihtimali düşük görülen kişilerin blok içinde yıllarca kalmalarını önlemek amacıyla yeni bir hızlandırılmış sınır prosedürü getirecek.

Talepler en fazla 12 hafta içinde ele alınacak ve reddedilmeleri halinde, 12 hafta içinde ülkelerine geri gönderilecekler.

Bu mekanizma, tehlikeli sayılan, işbirliği yapmayan veya Hindistan, Tunus ve Türkiye gibi ülkelerden gelen herkes için geçerli olacak.

AB ülkeleri, denizden alınan yasa dışı yollardan girmeye çalışırken yakalanan veya bir ülkenin sınırında sığınma başvurusunda bulunan kişilere de hızlı prosedürü uygulayabilecek.

Pratikte işe yarayacak mı?

İtalya ve Yunanistan her ne kadar paktı onaylasalar da, bazı ülkelerin göçmenleri ağırlamayı reddetmesi nedeniyle yeni sistemin uygulanabilir olup olmayacağı konusundaki endişeler var.

AB’nin güney sınırına uzak olan birlik ülkeleri, sığınmacıları kabul etme konusunda daha isteksiz.

Diğer bir zorluk Avrupa’nın serbest seyahat bölgesine giren insanların hareketlerini yakından takip etmek olacak.

Anlaşmaya kimler karşı ve başka ne sorunlar var?

İnsan hakları grupları bu planın, AB’nin dış çeperinde daha fazla kalabalık göç kampları yaratarak, birkaç yıl önce Yunan adalarında ortaya çıkan trajik manzaraları yeniden canlandırma riski taşıdığı görüşünde.

Yeni planın küçüklerin uzun süreli gözaltında tutulmasına yol açabileceğini söyleyen aktivistler, anlaşmayı ihtiyacı olanlara yardım etmek yerine insanları uzak tutmaya odaklandığı için eleştiriyor.

Macaristan ve Polonya muhalefetinden de eleştiriler geldi. Varşova, savaştan kaçan milyonlarca Ukraynalıya barınak sağlamasına rağmen çoğunluğu Müslüman olan ülkelerden gelenleri kabul etmeyi reddediyor.

2024’ten itibaren uygulanmaya başlayacak olan anlaşmanın tam anlamıyla yürürlüğe girmesi iki yılı bulabileceği belirtiliyor.

Kısacası bu sorumsuz ve bencilce insanlıkdışı anlaşmaya karşı tüm insan hakları örgütleri , medya kuruluşları , herkes ama herkes konuyu uluslararası mahkemelere taşımalı ve iptal ettirme yönünde baskı yapmalıdır.Bu haliyle insan hakları ihlalidir ve insan hakları suçudur.

Emre Tuna / Cesur Medya Haber

Bu Yazı İçin Ne Düşünüyorsun?

Yorum Yap